Son bir haftadaki siyasi, hukuki gelişmeler ekonomide gerilim yarattı, yaratmaya da devam ediyor. İBB başkanı Sn. Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diplomasının iptali, yüzlerce kişiye gözaltı süreci, soruşturmalar ve tutuklamalar ard arda geldi. Bu gelişmeler, piyasalarda belirsizlik yaratarak TL'nin değer kaybına neden oldu.
19 Mart günü Dolar/TL, yüzde 12 oranında sıçrama kaydederek 40 TL’nin üzerini gördü. Haftayı ise yüzde 3,5’a yakın bir artışla kapattı. Bu ani kur hareketleri, yatırımcılar arasında panik yarattı. TCMB, kur atağını önlemek için 26 milyar dolar rezerv harcamak durumunda kaldı. Bu durum, piyasalarda güven kaybına yol açtı.
TCMB’nin açıkladığı 224,3 milyar dolar tutarındaki kalan vadeye göre Kısa Vadeli Dış Borç stoku, bir gün sonra TL bazında 1 trilyon TL’ye yakın arttı. Borsada acil durum önlemi olarak devre kesiciler devreye girdi. Ancak yerli ve yabancı satışlar devam etti. BIST100, 19 Mart’ta yüzde 9 düştü ve haftayı yüzde 16 düşüşle kapattı.
Son iki yılda değerli TL, düşük kur ile ülkeye gelen sınırlı yabancı sermaye çıkışını hızlandırdı. Ancak 19 Mart sabahı TL'nin değer kaybı, yabancı yatırımcıların pozisyonunu değiştirmesine neden oldu. TCMB, piyasaya döviz sürerek kur yükselişini durdurmaya çalıştı. Bu süreçte, TL likiditesini azaltmak için bazı adımlar atıldı.
Bu adımlar arasında likidite senedi ihracı ve örtülü faiz artışı yer aldı. Borçlanma faizi yüzde 44’ten yüzde 46’ya yükseltildi. Ayrıca, 56 günlük depo ihaleleri ve TL uzlaşmalı vadeli döviz satışları başlatıldı. SPK’dan gelen düzenlemelerle açığa satışın yasaklanması ve pay senedi alımının kolaylaşması gibi önlemler de alındı.
Enflasyonla mücadelede iki önemli engel, kur geçişkenliği ve enflasyon beklentilerinin bozulmasıdır. Bu durum, 3 Nisan’da açıklanacak mart enflasyonuyla daha net bir şekilde görülecek. TCMB, 17 Nisan’daki faiz kararı için bu veriyi gözlemleyecek. Bugünkü gelişmelerle faiz indirimi olasılığı düşük görünmektedir.
Yeni haftada örtülü faiz artışıyla piyasadaki TL çekilirken, kurda da hareketlenme ve TCMB’nin rezerv satışı olasılığı gündemde. Ancak belirsizlikler ve endişeler devam ettiği sürece faiz yüksek düzeyde kalacak. Bu durum, hem içeride finansman olanaklarını kısıtlayacak hem de kamu maliyesini olumsuz etkileyecektir.
Yerli yatırımcıların pozisyonu, yabancı sermayenin ülkeye giriş çıkışından daha büyük önem kazanmıştır. TL’de değer kaybı yaşanırken, dövize yöneliş ve yerli yatırımcıda risk iştahı azalmaktadır. Dışarıdan ülkemizi inceleyenler, içeridekilerin davranışlarına daha dikkatle bakmaktadır.
Son günlerde yaşanan ekonomik irtifa kaybı olmasaydı, makro ekonomik göstergelerin durumu daha iyi olabilirdi. Geniş tanımlı işsizlik yüzde 30’a dayandı. Ekonomi geçen yılın iki çeyreğinde küçüldü. Mali disiplin risk altında ve ihracatçının beklentisi kur artışıdır. Ücretler enflasyon karşısında eriyor ve bu durum, ücretli ve emeklilerin yoksullaşmasına neden olmaktadır.
Geçen haftaki gelişmelerin ekonomik açıdan mesajı, fiyat istikrarının ve finansal istikrarın emniyet supabının ne olduğu sorusunu gündeme getiriyor. Para politikası mı yoksa hukuka güven, adalet algısı mı? Bu sorular, Türkiye ekonomisinin geleceği açısından kritik öneme sahiptir.
Ekonomideki belirsizlikler ve siyasi gelişmeler, yatırımcıların kararlarını doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle, piyasalardaki dalgalanmalar ve TL'nin geleceği, dikkatle izlenmelidir. Ekonomik istikrarın sağlanması için gerekli adımların atılması, Türkiye'nin ekonomik geleceği açısından hayati öneme sahiptir.