Grand Kartal Otel yangınında yaşamını yitiren, yaralanan ve travma yaşayan herkese içimiz dağlandı. Ölenlere rahmet, yaralılara acil şifa dilemek ve kurtulanlara geçmiş olsun demek, yaşananların ağırlığını hafifletmiyor. Sıradan insanların bile sorumluluklarını göz ardı etmesi, affedilmez hatalar arasında yer alıyor. Öncelikle, iğneyi kendimize batırmamız gerekiyor.
Hesap sormadan yaşamak, her açan yakan olayda sorumlu kılıyor. Partizanlığı ve ideolojik tarafgirliği bir kenara bırakmak, sorumluları doğru tespit etme konusunda önem taşıyor. Aladağ kız öğrenci yurduna, İzmir’deki beş çocuğun ölümüne ve Grand Kartal Otel yangınına kadar birçok olayda sorumluluk üstlenilmemesi, toplumsal bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.
Sosyal cinayet kavramı, toplumda yaşanan felaketlerin arkasındaki yapısal sorunları ifade eder. Bir trafik kazasında mühendislik hatası varsa, bu kazadaki ölümler sosyal cinayet olarak değerlendirilebilir. Depreme dayanıksız binaların imar affı ile korunması, ölümleri sosyal cinayet olarak tanımlamayı gerektirir.
Yangın yönetmeliğinin değiştirilmesi ve itfaiyenin denetim yetkisinin kaldırılması, yangınlarda yaşanan ölümlerin sosyal cinayet olarak değerlendirilmesine yol açar. Toplumsal yaşamın güvenliği için gerekli düzenlemelerin yapılmaması, sosyal cinayetlerin artmasına neden olur. Bu bağlamda, acının kaynağını sorgulamak önemlidir.
Sosyal cinayetlerin asli faili siyasettir. Gerekli düzenlemeleri yapmayan, eksik veya yanlış yapan siyasi irade, toplumun güvenliğini tehdit eder. Toplumu düzenlemekle yükümlü olanlar, görevlerini usulüne uygun yapmadıklarında hesap vermek zorundadır.
Grand Kartal Otel yangınında, otel personeli ve Bolu Belediyesinden iki kişi sorumlu tutuluyor. Ancak sosyal cinayetlerde asıl sorumlular, karar vericilerdir. Yasaları ve yönetmelikleri yazanlar, bu tür olayların önlenmesinde kritik bir rol oynar. Bu nedenle, hesap vermenin tepeden başlaması gerektiği açıktır.
2012’de yapılan bir torba yönetmelik değişikliği, itfaiyenin denetim ve onay şartını kaldırmışsa, bu durum Grand Kartal Otel yangınında sorumluluğu artırır. Yetki karmaşası yaratan düzenlemeler, denetimsizlik doğurur. Bu tür düzenlemelerin sonuçları, toplum için ağır bedeller ödetebilir.
Siyasi irade, insan yaşamını tehdit eden risklere karşı önlem almakla yükümlüdür. Yasalarla kural koymak ve yönetmeliklerle işleyişi düzenlemek, siyasi iradenin temel görevidir. Ancak halkın çıkarlarını değil, sermayenin çıkarlarını önceleyen bir yaklaşım, sosyal cinayetlerin artmasına neden olur.
Sosyal cinayetlerde siyasi iradenin sorumluluğunu görmemek, toplumsal çürüme ile ilişkilidir. Yönetenleri hesap verebilir konuma getiremezsek, sosyal çürümenin hızlanması kaçınılmazdır. Sıradan insanlar olarak, kendimize iğne batırmaktan kaçındığımız sürece, sosyal cinayetlere kurban gitme riski artar.
Karar vericilerin hatalarını sorgulamak ve yanlıştan dönmelerini sağlamak, toplumsal bir sorumluluktur. Bugünden itibaren her yerden istifa çağrısı yükselmelidir. Siyasi iradenin dikkatimizden kaçırdığı düzenlemeler, gelecekte daha büyük felaketlere yol açabilir. Bu nedenle, toplumsal bilinçlenme ve sorumluluk alma zamanı gelmiştir.