TÜSİAD'ın Türkiye Siyasetindeki Rolü ve Darbe Süreçleri

Blog Image
TÜSİAD, Türkiye'de demokrasi güçlendiğinde harekete geçen bir yapı olarak, darbeler ve siyasi krizlerdeki etkisiyle dikkat çekiyor. Bu yazıda, TÜSİAD'ın tarihsel süreçteki rolü inceleniyor.

TÜSİAD'ın Türkiye Siyasetindeki Rolü ve Darbe Süreçleri

Türkiye'de demokrasi güçlendiğinde TÜSİAD harekete geçti. Küresel güç merkezleriyle birlikte hareket eden TÜSİAD, darbelerle anılan bir yapı olarak dikkat çekiyor. 1970'lerden günümüze kadar birçok siyasi olayda yer alan TÜSİAD, Gezi kalkışması ve 17-25 Aralık darbe girişimlerinde de karşı cephede durdu. Bu yazıda, TÜSİAD'ın tarihsel süreçteki rolü ve etkileri ele alınacaktır.

Küresel Güçlerle İşbirliği

TÜSİAD, Türkiye'de demokrasi güçlendiğinde harekete geçen bir yapı olarak öne çıkmaktadır. 12 Eylül ve 28 Şubat dönemlerinde, bu kuruluşun küresel güç merkezleriyle birlikte hareket ettiği gözlemlenmiştir. 1970'lerde Milli Görüş fikrinin yükselişi sırasında, TÜSİAD, Türkiye'nin demokratik ve planlı yollarla kalkınmasına yardımcı olmayı amaçladığını ifade etmiştir. Bu dönemde, Türkiye'nin en zengin iş adamları bir araya gelerek TÜSİAD'ı kurmuştur.

1971 askeri müdahalesi sonrası, TÜSİAD, özel sektör karşıtı ideolojilerin öne çıktığı bir ortamda ortaya çıkmıştır. Bu süreçte, Türkiye'nin temel hak ve özgürlüklerine getirilen kısıtlamalar, TÜSİAD'ın kuruluş amacını daha da önemli hale getirmiştir. Kuruluş, ekonomik istikrarı sağlamak adına önemli adımlar atmıştır.

Gazete İlanlarıyla Siyasi Etki

13 Mayıs 1979'da TÜSİAD, Bülent Ecevit Hükümeti'ni düşürmek amacıyla gazetelere tam sayfa ilan vermiştir. Bu ilanda, ekonomik sistemin pazar ekonomisinden uzaklaştığı ve dış kredilere ihtiyaç duyulduğu vurgulanmıştır. Ecevit, bu durumu 'Büyük sermaye çevrelerinin paralı, tehditli ve uyarı muhtıralı duyuruları' olarak nitelendirmiştir. Ancak, Ecevit'in hükümeti, TÜSİAD'ın etkisiyle kısa sürede düşmüştür.

12 Eylül darbesi sırasında, TÜSİAD'ın kapatılmayan tek dernek olması dikkat çekicidir. Darbenin ardından, işçi hakları ve sendikal haklar ortadan kaldırılmıştır. TÜSİAD, bu dönemde 'Kamu yararına çalışan dernek' statüsü kazanmış ve patronların talepleri doğrultusunda hareket etmiştir. Bu süreçte, iş çevrelerinin dile getirdiği düşünceler, 12 Eylül'ün ekonomik politikaları haline gelmiştir.

28 Şubat Süreci ve TÜSİAD'ın Rolü

Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, 30 Temmuz 1996'da TÜSİAD'ı bir menfaat grubu olarak nitelendirmiştir. Bu durum, 28 Şubat sürecinde TÜSİAD'ın daha aktif bir rol almasına yol açmıştır. TÜSİAD, Ecevit hükümetini düşürmek için ilan silahını kullanmış ve kontrolündeki medyayı etkili bir şekilde yönlendirmiştir. Bu süreçte, '5'li çete' olarak bilinen sivil toplum örgütleri de TÜSİAD'ın yanında yer almıştır.

28 Şubat sürecinde, Refah Partisi kapatılmış ve yöneticilerine siyasi yasaklar getirilmiştir. Bu dönemde, Anadolu kaplanları olarak bilinen MÜSİAD, TÜSİAD'ın tekelini kırmaya çalışmış ve hızla büyümüştür. Ancak, TÜSİAD, Anadolu sermayesinin tasfiye edilmesi için baskılar yapmıştır. Bu süreçte, MÜSİAD üyeleri yüzde 20 küçülmüştür.

TÜSİAD'ın İçsel Eleştirileri

TÜSİAD'ın 28 Şubat darbesindeki rolü, yıllar sonra içinden bir üye tarafından itiraf edilmiştir. İshak Alaton, 2014'teki genel kurulda, TÜSİAD'ın darbeye destek verdiğini ifade etmiştir. Bu durum, TÜSİAD'dan uzaklaşmasına neden olmuştur. Alaton'un sözleri, salonda büyük bir etki yaratmış ve yönetim kurulunun ibra edilmediği bir duruma yol açmıştır.

TÜSİAD, Cumhuriyet mitinglerine de açık destek vermiştir. Bu mitingler, laik cumhuriyetin tehdit altında olduğu algısıyla düzenlenmiştir. Dönemin TÜSİAD Başkanı, bu mitingleri Türkiye'nin aydınlık yüzünün ortaya çıkması olarak değerlendirmiştir. Bu durum, TÜSİAD'ın siyasi etkisini bir kez daha gözler önüne sermektedir.